gönderen Oktay D. » 07 Mar 2017, 10:37
Evet bu koñuda, toorku'nuñ argümanlarına katılmamak elde değil.
Gérçekten de dil, koñuşanıñ yétki alañındadır. Her koñuşucu dili kendi kurduğu cümleler çerçevesinde tümüyle değiştirme veya düzenleme yétkisine sahiptir. Herkes ayrı ayrı yétkilidir ancak bir yandan hiçkimse tek başına géñel ölçekte (başkaları üzerinde) yétkili değildir.
Kişioğlunuñ tüm geçmişi boyunca bu böyle oldu. Dil, arkeologlarıñ ve antropologlarıñ bulgularına göre eñ az 1,5 milyon yıllık bir évrime sahip ve bunca süre boyunca hiçbir şekilde bir zümreniñ tekelinde olmamış, tümüyle demin söz éttiğim biçimde her koñuşucunuñ üleşilmiş yétkileriyle bugünlere gelmiştir.
Dil Devriminde bile merkezî bir otoriteniñ dili değiştirmesi düşünülmemiş, tersine bu koñuda aşırı duyarlılık gösterip TDK gibi kurumlarıñ yalñızca ve eñ fazla halk dilini dérlemesi ve öñeriler sunması sağlanmıştır. Halk dilinden, geçmiş Türkçelerden ve diğer kardeş Türkçelerden dérlenen öñeriler yanında türetilen öñeriler kullanılarak sözcükler uzlaşmaya sunulmuş ve uzlaşılanlar kullanılmaya başlarken uzlaşılmayan sözcükler halk içindeki doğal séçilimle élenmiştir. Kısaca, Osmanlıca jargonu kaldırılmış yérine halkıñ uzlaştığı ve zaten koñuşuyor olduğu diliñ bir adım gelişmişi getirilmiştir.
Biz de bu yérlikte aynı şeyi yapıyoruz. Türkçesi Varken topluluğu buradaki sözcükleriñ eñ fazla öñeri olması gérektiği görüşünde ve amacındadır. Hangi öñeriniñ kullanılacağı tümüyle koñuşuculara ve halkıñ toplu uzlaşısına bırakılmıştır. Tutarsa ne âlâ, ancak tutmazsa başka öñeri sunulur.
Dil uzmanlarınıñ burada tek görevi, kendi görüşlerini ve bilgilerini buraya dökmekten ibarettir. Yañlış bir şeyler varsa añlaşılır argümanlarla ve iknâ édici kaynaklarla bunu halka añlatmakla yükümlüdürler ancak kesinlikle "ben uzmanım, ben bilirim, beni diñleyeceksiñiz, saksı değilim ben" diyemezler. Dil uzmanları, diliñ évrelerini gelişimini ve durumunu tespit édip bilgiyi vérdikten soñra dil uzmanı gömleğini çıkarır ve halktan herhangi bir birey gibi yalñızca kullanımlar ve öñeriler hakkında koñuşur. Daha fazlasını yapmaya, kendini otorite gibi göstermeye hakkı yoktur.
İnternet çağında olmamız da ayrıca herhangi bir şeyi değiştirmiyor. Dil, uzlaşılan iletişim öğeleriniñ oluşturduğu bir doğal düzendir. Uzlaşma, sırf bilgi alış vérişi daha hızlı ve daha géñiş oldu diye yok sayılamaz. Uzlaşı kültürümüz yoksa kimse bir şey için bir arada bulunmuyorsa bile bu kesinlikle bahane değildir: bu duruma çözümümüz, uzlaşı kültürünü édinmeyip dili bir zümre aracılığıyla değiştirmek olamaz. Tersine çözüm, uzlaşı kültürünü édinme zorunluluğudur. Eğer dili geliştireceksek ve uzlaşma kültürümüz yoksa, o zaman yapılacak şey, bu bilgi çağına rağmen uzlaşmayı öğrenmektir.
Siyasetten örnek véreyim. Eğer mecliste bir yasa üzerinde uzlaşma olamıyorsa meclisi ikiye bölüp ülkeyi de buna göre ayıracak mıyız? Veya bir zümre gelip "benim dediğimi kabul edeceksin" diyerek öbür tarafa baskı mı kuracak?Avrupa, yüzyıllarca birbirine karşı savaştıktan soñra birbirini işgal étmeye çalıştıktan soñra eñ soñunda uzlaşmayı öğrendi ve Arupa Birliğini uzlaşı kültürü üzerine kurduysa, biz niye bu kültürü kendi içimizde oluşturamayalım?
Dil, kişioğlunuñ ana özniteliğidir. Beyinde dil gelişimi başka hiçbir canlıda bulunmuyor, biz özel olarak topluluk olmak için bunu geliştirmiş bir canlı türüyüz. Bu yüzden bizi biz yapan da dildir. Dil üzerinde uzlaşmayı öğrenirsek (ki bunu yapabiliyoruz, Türkler dil açısından oldukça uzlaşmacı davranmışlar ve aralarında çok büyük ayrılıklar yaşamamışlar) her koñuda uzlaşmayı öğrenebiliriz.