
Artılanınca artılayan ekip diye bahsolunmuyor da, eksileyen olunca neden ekip işi olduğu gündeme geliyor? Siz forumda artı almak için mi yazıyorsunuz? Artı alsanız ne olur, eksi alsanız ne olur? İlmî dayanağı olmayan, Yunanca ve İtalyanca gibi dillerden alınma sözlerin bile Türkçeymiş gibi misal verildiği bir yazı burada 500 artı oy alsa ne olacak? İlmî cihetten sıfır ve hatta sıfırın altında bir mevkie haizdir.hskizilcik yazdı:Bu ek ile ilgili bir başka başlıkta birkaç kişi örgütlü biçimde tüm iletilerime -5 puan vererek görünürlüğünü kaldırmaya çalıştı. Şimdi aynı ekip buraya da gelip, örgütlü biçimde gönderimin değerlendirmesini düşürmeye çalışıyor. Haydi bakalım... Kendinize yakışanı yapın, ne diyeyim.
cingelek yazdı:Artılanınca artılayan ekip diye bahsolunmuyor da, eksileyen olunca neden ekip işi olduğu gündeme geliyor? Siz forumda artı almak için mi yazıyorsunuz? Artı alsanız ne olur, eksi alsanız ne olur? İlmî dayanağı olmayan, Yunanca ve İtalyanca gibi dillerden alınma sözlerin bile Türkçeymiş gibi misal verildiği bir yazı burada 500 artı oy alsa ne olacak? İlmî cihetten sıfır ve hatta sıfırın altında bir mevkie haizdir.hskizilcik yazdı:Bu ek ile ilgili bir başka başlıkta birkaç kişi örgütlü biçimde tüm iletilerime -5 puan vererek görünürlüğünü kaldırmaya çalıştı. Şimdi aynı ekip buraya da gelip, örgütlü biçimde gönderimin değerlendirmesini düşürmeye çalışıyor. Haydi bakalım... Kendinize yakışanı yapın, ne diyeyim.
hskizilcik yazdı:cingelek yazdı:İnce okunacağını eki uyduranlar itiraf etmiş, siz ise ince okunmaz diyerek uydurma olan ekin Türkçe olduğunu iddia ediyorsunuz.hskizilcik yazdı:cingelek yazdı:Bu sayılanlar ya birleşik kelime, ya metatezli, ya deforme olmuş veya Türkçe kökenli bile değil. Hele aidiyet-mensubiyet işlevi hiçbirinde yok. Hiçbirinde l sesi kalın ünlüden sonra ANITSAL'deki gibi ince okunmaz.
Cumhuriyet devrinden önce sal ekinin bulunduğuna en sağlam bir delilmiş gibi gösterilen kumsal bile birleşik kelimedir. TDK Kişi Adları Sözlüğünde sal "kıyı, kenar" anlamında verilmiş.
Öncekikle DLT'den halk ağızlarına dek birçok kaynakta bu ekle türetilmiş sözler bulunur. Ikinci olarak, anıtsal sözünde l sesi ince okunmaz. Bu söze gelen ekler kalın sıradandır. Son olarak, bunlar birleşik sözler değildir. Ekin kökeni zaten önceki girdide verilmiştir.
Nereden çıkardınız bunu? Kaynak nedir? Ayrıca eki çıkartılmadı, zaten vardı halk arasında.
Oktay D. yazdı:Daha öñce de söylemiştim, Fransız özentisi bir takım insan -sAl ekini ince L'li okunacak dédi diye ek Fransızca olmaz. Kaldı ki Fransızcada -sAl yok, -al var ve ünlü uyumuna girmiyor. Ona bakarsak o dönemde birçok Türkçe sözcüğü Güneş Dil Teorisi adı altında batıdaki sözcüklere eşlediler. Bu denklikleri de doğru mi kabul édelim?
Ayrıca daha öñce de birkaç kez söz étmiştim, DLT'de bulunan arsal "kestane rengi saç" (başka sayfada arsıl diye de geçer) sözcüğünü nasıl açıklayacağız? Kaldı ki burada sıfat olarak geçmiyor (20.yy Altay Türkçesinde bu sözcük sıfat olarak da kullanılmış: arsıl ayu "kestane rengi ayı").
Şimdi bunda beñzerlik añlamı katmıştır dérseñiz çelişirsiñiz çünkü mâvî sözcüğündeki -î nispet ekine de "orada beñzerlik yok, maviye ait añlamı var" diyorduñuz hep. Keyfen bir renkte "beñzerlik var" başka bir renkte "aidiyet var" dénmesi çelişkili bir durum. İkisi de soñuçta nesnelerden türemiş renk adları (biri su biri kestane).
Öteden béri söylediğim gibi, nispet ile beñzerlik añlamları iç içedir ve bu yüzden birbiriniñ yérine geçebilir veya géñişleyebilir.
hskizilcik yazdı:TDK'nin onlarca yanlışından birini çıkarıp da tek gerçekmiş gibi sunmak mantıksızdır. Bir kişi yanlış biliyor ve bunu yazdığı sözlüğe alıyor diye, bin yıllık kaynaklarda geçen bir eki yabancı sanmak, en iyi olasılıkla cahillik, bilemediniz art niyetliliktir. Başka bir şey değil. Ekin kökenini verdim. Fransızcada zaten +sal diye bir ek bulunmamaktadır. Fransızcadaki ek, +al ekidir. Ayrıca Türkçede de benzer bir ek bulunabilir. Fransızlarla 1000 yıl önce bir ilgimiz mi vardı da 1000 yıl önceki kaynaklarda ve halk ağızlarında yer alsın bu ekle üretilmiş sözler. Bu tümüyle mantıksız. Verdiğim kaynaklar açıktır. Bunları çarpıtıp, uydurma kökenlemeler vererek gerçeği değiştiremezsiniz. Herkes kafasına göre kökenleme yapmasın. Bunun bir usulü var.
cingelek yazdı:hskizilcik yazdı:TDK'nin onlarca yanlışından birini çıkarıp da tek gerçekmiş gibi sunmak mantıksızdır. Bir kişi yanlış biliyor ve bunu yazdığı sözlüğe alıyor diye, bin yıllık kaynaklarda geçen bir eki yabancı sanmak, en iyi olasılıkla cahillik, bilemediniz art niyetliliktir. Başka bir şey değil. Ekin kökenini verdim. Fransızcada zaten +sal diye bir ek bulunmamaktadır. Fransızcadaki ek, +al ekidir. Ayrıca Türkçede de benzer bir ek bulunabilir. Fransızlarla 1000 yıl önce bir ilgimiz mi vardı da 1000 yıl önceki kaynaklarda ve halk ağızlarında yer alsın bu ekle üretilmiş sözler. Bu tümüyle mantıksız. Verdiğim kaynaklar açıktır. Bunları çarpıtıp, uydurma kökenlemeler vererek gerçeği değiştiremezsiniz. Herkes kafasına göre kökenleme yapmasın. Bunun bir usulü var.Bir kere verdiğiniz örneklerin bazıları Türkçe menşeli bile değil. Kaşkaval İtalyancadan, bessel (<pastil) Yunancadan dilimize geçmiş. Diğer örneklerde de ya kelimenin menşei başka türlü açıklanabiliyor ya da aidiyet mensubiyet manası yok. Böyle bir usülle hiçbir şey ispat etmiş olmadığınız gibi dilcilik usüllerine de aykırı bir usül tatbik etmiş oluyorsunuz. Aynı usülle çok farklı dillerden sözleri Türkçe menşeli gibi göstermeye çalışanlar da olmuş, cumhuriyetin ilk yıllarında Arapça, Farsça ve daha başka dillerden dilimize girmiş sözler Türkçe ile izah edilmeye ve aslında Türkçe oldukları ispat edilmeye çalışılmış. Bugün bütün bu sözde ispat çabaları gülünç bulunmaktadır. Söz konusu uydurma sAl ekinin Fransızca çakması olduğunun delilleri apaçık ortadayken siz kökenini bile izah edemediğiniz kelimeleri delil gösterip bu durumu inkâr etmeye çalışıyorsunuz. Bazı dilciler de bu konuyu derinlemesine tetkik etmeyip bazen siyasî vaziyetlerin de saikiyle böyle bir ekin Türkçede aidiyet mensubiyet işleviyle var olduğunu ispat etmeye teşebbüs ettiklerinden bu konudaki tartışmalar bugün için uzayabiliyor ama belki zaman içerisinde sizin bu eki bu şekilde Türkçeymiş gibi takdim etme çabalarınız da gülünç bulunacak ve siz de cumhuriyetin ilk zamanlarındaki sözde dilciler gibi tenkit edileceksiniz.
QONAQ yazdı:Türkcədə belə bir ək vardırsa onda elə misallar tapın ki tarixi dövrlərdən (Osmanlı, Çığatay, vs. dövründən) və ya bu günkü ləhcələrdən olsun və -i əki ilə bitən eyni mənanı daşıyan başqa bir sözün ekvivalenti kimi işlədilsin.
Belə misallar tapa bilmirsizsə deməli türkcədə belə bir funksiyada sal/səl deyən ək yoxdur.
Ben sizin usülünüzü tenkit ederken siz forumun kaidelerine aykırı şekilde kullandığım kelimeler üzerinden şahsıma saldırıyorsunuz. Arsal kelimesini de diğer kelimeleri de başka başlıklarda tartışıyoruz. Hiçbirinde de aidiyet-mensubiyet eki işlevi bulunan sAl ekinin varlığı kesin bir şekilde ortaya konulmuş değildir. Zaten verdiğiniz örnekler de kökeni tetkik edilmeden rastgele yazılmış örneklerdir.hskizilcik yazdı:cingelek yazdı:hskizilcik yazdı:TDK'nin onlarca yanlışından birini çıkarıp da tek gerçekmiş gibi sunmak mantıksızdır. Bir kişi yanlış biliyor ve bunu yazdığı sözlüğe alıyor diye, bin yıllık kaynaklarda geçen bir eki yabancı sanmak, en iyi olasılıkla cahillik, bilemediniz art niyetliliktir. Başka bir şey değil. Ekin kökenini verdim. Fransızcada zaten +sal diye bir ek bulunmamaktadır. Fransızcadaki ek, +al ekidir. Ayrıca Türkçede de benzer bir ek bulunabilir. Fransızlarla 1000 yıl önce bir ilgimiz mi vardı da 1000 yıl önceki kaynaklarda ve halk ağızlarında yer alsın bu ekle üretilmiş sözler. Bu tümüyle mantıksız. Verdiğim kaynaklar açıktır. Bunları çarpıtıp, uydurma kökenlemeler vererek gerçeği değiştiremezsiniz. Herkes kafasına göre kökenleme yapmasın. Bunun bir usulü var.Bir kere verdiğiniz örneklerin bazıları Türkçe menşeli bile değil. Kaşkaval İtalyancadan, bessel (<pastil) Yunancadan dilimize geçmiş. Diğer örneklerde de ya kelimenin menşei başka türlü açıklanabiliyor ya da aidiyet mensubiyet manası yok. Böyle bir usülle hiçbir şey ispat etmiş olmadığınız gibi dilcilik usüllerine de aykırı bir usül tatbik etmiş oluyorsunuz. Aynı usülle çok farklı dillerden sözleri Türkçe menşeli gibi göstermeye çalışanlar da olmuş, cumhuriyetin ilk yıllarında Arapça, Farsça ve daha başka dillerden dilimize girmiş sözler Türkçe ile izah edilmeye ve aslında Türkçe oldukları ispat edilmeye çalışılmış. Bugün bütün bu sözde ispat çabaları gülünç bulunmaktadır. Söz konusu uydurma sAl ekinin Fransızca çakması olduğunun delilleri apaçık ortadayken siz kökenini bile izah edemediğiniz kelimeleri delil gösterip bu durumu inkâr etmeye çalışıyorsunuz. Bazı dilciler de bu konuyu derinlemesine tetkik etmeyip bazen siyasî vaziyetlerin de saikiyle böyle bir ekin Türkçede aidiyet mensubiyet işleviyle var olduğunu ispat etmeye teşebbüs ettiklerinden bu konudaki tartışmalar bugün için uzayabiliyor ama belki zaman içerisinde sizin bu eki bu şekilde Türkçeymiş gibi takdim etme çabalarınız da gülünç bulunacak ve siz de cumhuriyetin ilk zamanlarındaki sözde dilciler gibi tenkit edileceksiniz.
Kullandığınız sözcüklerden yarısı Türkçe değil, siz mi bana Türkçeyi öğreteceksiniz? Türkçesivarken adlı bir yerde Arapça sözcüklerden oluşan yorumlar yapıyorsunuz. Önce dilinizi biraz sadeleştirin. İkinci olarak, verdiğim 10 örnekten ikisi hatalıysa, 8'i değildir. Ayrıca bu örnekleri başkalarının derlediğini, benim de aktardığımı zaten belirtmiştim. Hata yapılır, ancak kasıt başkadır. Sizinki kasıtlı bir çarpıtma. Arsal sözcüğü tümüyle nispet ekidir. Daha ötesi yok. Bir örneğin bile oluşu, bu anlamın olduğu anlamına gelir. Dilcilik bunu gerektirir. Fransızcada bu ek yok. Uydurmayın. Yalnızca siyasi amaçları olan propaganda yaptığınız, başka bir şey değil.
Arsalın -i ilə bitən ekvivalenti nədi?hskizilcik yazdı:QONAQ yazdı:Türkcədə belə bir ək vardırsa onda elə misallar tapın ki tarixi dövrlərdən (Osmanlı, Çığatay, vs. dövründən) və ya bu günkü ləhcələrdən olsun və -i əki ilə bitən eyni mənanı daşıyan başqa bir sözün ekvivalenti kimi işlədilsin.
Belə misallar tapa bilmirsizsə deməli türkcədə belə bir funksiyada sal/səl deyən ək yoxdur.
İyi okuyun var. Tarihi kaynakları da var. DLT'den, Lisan-ı Osmani'ye dek birçok kaynakta var. Önceki yorumları okuyun, görürsünüz. Ayrıca -î ekinin karşılığı anlamı da var. Arsal örneği ortada...
Sizin bu bakış açınıza göre Muharrem Ergin, Ahmed Caferoğlu gibi dilcilerden de Türkçe öğrenilemez. Sizi bu yaklaşımınızdan dolayı kınıyorum. Bu forumun öz Türkçeciliği dayatan bir yaklaşımı yoktur diye biliyordum.hskizilcik yazdı:cingelek yazdı:hskizilcik yazdı:TDK'nin onlarca yanlışından birini çıkarıp da tek gerçekmiş gibi sunmak mantıksızdır. Bir kişi yanlış biliyor ve bunu yazdığı sözlüğe alıyor diye, bin yıllık kaynaklarda geçen bir eki yabancı sanmak, en iyi olasılıkla cahillik, bilemediniz art niyetliliktir. Başka bir şey değil. Ekin kökenini verdim. Fransızcada zaten +sal diye bir ek bulunmamaktadır. Fransızcadaki ek, +al ekidir. Ayrıca Türkçede de benzer bir ek bulunabilir. Fransızlarla 1000 yıl önce bir ilgimiz mi vardı da 1000 yıl önceki kaynaklarda ve halk ağızlarında yer alsın bu ekle üretilmiş sözler. Bu tümüyle mantıksız. Verdiğim kaynaklar açıktır. Bunları çarpıtıp, uydurma kökenlemeler vererek gerçeği değiştiremezsiniz. Herkes kafasına göre kökenleme yapmasın. Bunun bir usulü var.Bir kere verdiğiniz örneklerin bazıları Türkçe menşeli bile değil. Kaşkaval İtalyancadan, bessel (<pastil) Yunancadan dilimize geçmiş. Diğer örneklerde de ya kelimenin menşei başka türlü açıklanabiliyor ya da aidiyet mensubiyet manası yok. Böyle bir usülle hiçbir şey ispat etmiş olmadığınız gibi dilcilik usüllerine de aykırı bir usül tatbik etmiş oluyorsunuz. Aynı usülle çok farklı dillerden sözleri Türkçe menşeli gibi göstermeye çalışanlar da olmuş, cumhuriyetin ilk yıllarında Arapça, Farsça ve daha başka dillerden dilimize girmiş sözler Türkçe ile izah edilmeye ve aslında Türkçe oldukları ispat edilmeye çalışılmış. Bugün bütün bu sözde ispat çabaları gülünç bulunmaktadır. Söz konusu uydurma sAl ekinin Fransızca çakması olduğunun delilleri apaçık ortadayken siz kökenini bile izah edemediğiniz kelimeleri delil gösterip bu durumu inkâr etmeye çalışıyorsunuz. Bazı dilciler de bu konuyu derinlemesine tetkik etmeyip bazen siyasî vaziyetlerin de saikiyle böyle bir ekin Türkçede aidiyet mensubiyet işleviyle var olduğunu ispat etmeye teşebbüs ettiklerinden bu konudaki tartışmalar bugün için uzayabiliyor ama belki zaman içerisinde sizin bu eki bu şekilde Türkçeymiş gibi takdim etme çabalarınız da gülünç bulunacak ve siz de cumhuriyetin ilk zamanlarındaki sözde dilciler gibi tenkit edileceksiniz.
Kullandığınız sözcüklerden yarısı Türkçe değil, siz mi bana Türkçeyi öğreteceksiniz? Türkçesivarken adlı bir yerde Arapça sözcüklerden oluşan yorumlar yapıyorsunuz. Önce dilinizi biraz sadeleştirin.
QONAQ yazdı:Arsalın -i ilə bitən ekvivalenti nədi?hskizilcik yazdı:QONAQ yazdı:Türkcədə belə bir ək vardırsa onda elə misallar tapın ki tarixi dövrlərdən (Osmanlı, Çığatay, vs. dövründən) və ya bu günkü ləhcələrdən olsun və -i əki ilə bitən eyni mənanı daşıyan başqa bir sözün ekvivalenti kimi işlədilsin.
Belə misallar tapa bilmirsizsə deməli türkcədə belə bir funksiyada sal/səl deyən ək yoxdur.
İyi okuyun var. Tarihi kaynakları da var. DLT'den, Lisan-ı Osmani'ye dek birçok kaynakta var. Önceki yorumları okuyun, görürsünüz. Ayrıca -î ekinin karşılığı anlamı da var. Arsal örneği ortada...
Bu bölümü gezen üyeler: Hiç bir üye yok ve 2 konuk