
hskizilcik yazdı:Aparog yazdı:Ulusal -- Burada +al geldi
Sessel -- Burada çirkin bir ses ortaya çıkmasına rağmen +sel geldi
Güncel -- Burada +cel geldi
Evcil -- Burada +cil oldu
Dikey -- Burada +ey oldu
Tek meselemiz +sal, +sel eki değil.
E konuyu anlammaısınız daha. Ekini kökünü yanlış ayırıyorsunuz. Türkçede +(a)l eki de var +sal eki de. Günce sözüne gelen +(a)l ekini +cel sanmanızdan belli konuya hakim olmadığınız Türkçede +cil eki de vardır, +sil eki de vardır. önce Türkçenin eklerini ve geçmişini bir öğrenin, sonra gelin tartışalım.
bilimdan yazdı:Kestane rengine çalan anlamı hangi kaynakta geçiyor? Gördüğüm kadarıyla ar da arsal, arsıl, arsik de kestane rengi anlamında veriliyor. Siz uydurma sAl ekine kılıf bulmaya çalışırken anlam da uyduruyorsunuz galiba?hskizilcik yazdı:arsal, arsıl, arsik... (kestane rengine çalan)
İşte dil konusunda ne kadar bilgisiz olduğunuz bir kere daha anlaşılıyor. Ekran görüntülerinde sözcüğün Çincedeki eski şekilleri de bulunuyor. Bu sözcük Türkçeye Çinceden yeni geçmiş değil ki siz bunun şai/şay okunduğunu söylüyorsunuz. Orta Çince şeklinin sik/şik benzeri bir telaffuzunun bulunduğu görülüyor ki bu ünlü uyumuna uymayan arsik şeklini açıklıyor. Söyler misiniz bu sözcüğün neden arsik, arsal ve arsıl gibi farklı şekilleri bulunuyor? Ya okuma hatası ya da Çincenin farklı ağızlarındaki telaffuz farklarından dolayı sözcük farklı şekillerde telaffuz ediliyor. Mesela Çince 微 wēi, wéi (Kantonca mei4) işaretinin eski Çince telaffuzu (Zhengzhang): /*mɯl/ şeklinde veriliyor yahut başka bir örnek olarak Çince 動物, 动物 Mandarin: (dòngwù), Min Dong: (dông-ŭk), Min Nan: (tōng-bu̍t); Japonca どうぶつ dōbutsu, Korece 동물 dongmul aynı sözcüğün farklı telaffuzlarıdır. Telaffuzdaki çeşitlilik Çincenin tarihî ve günümüz lehçelerindeki telaffuz farklarına dayanmaktadır.hskizilcik yazdı:bilimdan yazdı:Kestane rengine çalan anlamı hangi kaynakta geçiyor? Gördüğüm kadarıyla ar da arsal, arsıl, arsik de kestane rengi anlamında veriliyor. Siz uydurma sAl ekine kılıf bulmaya çalışırken anlam da uyduruyorsunuz galiba?hskizilcik yazdı:arsal, arsıl, arsik... (kestane rengine çalan)
Şai/şay diye okunan bir sözcüğü alıp da sal sanmak, Çince ile hiç ilgisi olmayan birinin söyleyebileceği bir şey sanırım. Çincede vurgu bile anlamı değiştiriyorken, bambaşak iki seslemi aynı sanmanız gülünç. Arsal sözcüğü, "arsal at" gibi sözlerde geçer. O ata aynı zamanda konural derler. Yani kumral. Kısacası tam kestane rengi değildir. Kestane rengine benzer. Türklerde renk adalrıyla ilgili birçok öakale var. Oralarda bellidir hepsi. Sıfat olarak kullanılmıştır birçok yerde. Ar sözcüğünün ayrıca renk ifade etmek için sıfat olarak kullanıldığı örnekler de olduğu için nispet eki diyoruz ya zaten. Biraz okusanız anlarsınız. Arsıl ve arsik biçimleri de aynı nispet anlamını verecek biçimde kullanılmıştır.
bilimdan yazdı:İşte dil konusunda ne kadar bilgisiz olduğunuz bir kere daha anlaşılıyor. Ekran görüntülerinde sözcüğün Çincedeki eski şekilleri de bulunuyor. Bu sözcük Türkçeye Çinceden yeni geçmiş değil ki siz bunun şai/şay okunduğunu söylüyorsunuz. Orta Çince şeklinin sik/şik benzeri bir telaffuzunun bulunduğu görülüyor ki bu ünlü uyumuna uymayan arsik şeklini açıklıyor. Söyler misiniz bu sözcüğün neden arsik, arsal ve arsıl gibi farklı şekilleri bulunuyor? Ya okuma hatası ya da Çincenin farklı ağızlarındaki telaffuz farklarından dolayı sözcük farklı şekillerde telaffuz ediliyor. Mesela Çince 微 wēi, wéi (Kantonca mei4) işaretinin eski Çince telaffuzu (Zhengzhang): /*mɯl/ şeklinde veriliyor yahut başka bir örnek olarak Çince 動物, 动物 Mandarin: (dòngwù), Min Dong: (dông-ŭk), Min Nan: (tōng-bu̍t); Japonca どうぶつ dōbutsu, Korece 동물 dongmul aynı sözcüğün farklı telaffuzlarıdır. Telaffuzdaki çeşitlilik Çincenin tarihî ve günümüz lehçelerindeki telaffuz farklarına dayanmaktadır.hskizilcik yazdı:bilimdan yazdı:Kestane rengine çalan anlamı hangi kaynakta geçiyor? Gördüğüm kadarıyla ar da arsal, arsıl, arsik de kestane rengi anlamında veriliyor. Siz uydurma sAl ekine kılıf bulmaya çalışırken anlam da uyduruyorsunuz galiba?hskizilcik yazdı:arsal, arsıl, arsik... (kestane rengine çalan)
Şai/şay diye okunan bir sözcüğü alıp da sal sanmak, Çince ile hiç ilgisi olmayan birinin söyleyebileceği bir şey sanırım. Çincede vurgu bile anlamı değiştiriyorken, bambaşak iki seslemi aynı sanmanız gülünç. Arsal sözcüğü, "arsal at" gibi sözlerde geçer. O ata aynı zamanda konural derler. Yani kumral. Kısacası tam kestane rengi değildir. Kestane rengine benzer. Türklerde renk adalrıyla ilgili birçok öakale var. Oralarda bellidir hepsi. Sıfat olarak kullanılmıştır birçok yerde. Ar sözcüğünün ayrıca renk ifade etmek için sıfat olarak kullanıldığı örnekler de olduğu için nispet eki diyoruz ya zaten. Biraz okusanız anlarsınız. Arsıl ve arsik biçimleri de aynı nispet anlamını verecek biçimde kullanılmıştır.
Arsal at vb. kullanımlar da salın renk anlamında olmadığını göstermez. Günümüzde de kırmızı renk kalem vb. ifadeler kullanılabiliyor.
TDE mezunu olsan ne yazar ki? Bu konularda saçmalayan TDE alanında prof.lar bile gördük. Meseleye objektif değil ideolojik yaklaştıktan sonra ordinaryüs olsan ne yazar? Arsik, arsal, arsıl üç farklı şekilden söz ediliyor ben de diyorum ki ya bunlar okuma hatası ya da Çincenin farklı lehçelerindeki okuma farklarından dolayı farklı telaffuzlar ortaya çıkmış olabilir. Arsik biçiminin ünlü uyumuna uymamasını nasıl izah edebilirsin?hskizilcik yazdı:Kardeşim, iyice saçmalıyor ve olayı kişiselleştiriyorsun. TDE mezunuyum ben. Dil konusunda bilgim vardır. Ama senin tutarsızlıklarının sınırı yok. Çünkü, önce Çincedeki renk anlamına gelen sözcüğe "sal" dedin, şimdi "şik" siyorsun. Karar ver. Hangisi? Tarihin hiçbir döneminde sal olmamış bir sözcüğü aldın kıvırıp duruyorsun. Çince öyle bir değil kıvırabileceğin. Japonca ve Korece ise bambaşka iki dil. Seninle konuşmak gerçekten zor. Vakit kaybı. Nereden tutturabilirsem diye bakıyorsun. Sladırgan tutumunu bırakmazsan bir daha yanıt yazmayacağım.
bilimdan yazdı:TDE mezunu olsan ne yazar ki? Bu konularda saçmalayan TDE alanında prof.lar bile gördük. Meseleye objektif değil ideolojik yaklaştıktan sonra ordinaryüs olsan ne yazar?hskizilcik yazdı:Kardeşim, iyice saçmalıyor ve olayı kişiselleştiriyorsun. TDE mezunuyum ben. Dil konusunda bilgim vardır. Ama senin tutarsızlıklarının sınırı yok. Çünkü, önce Çincedeki renk anlamına gelen sözcüğe "sal" dedin, şimdi "şik" siyorsun. Karar ver. Hangisi? Tarihin hiçbir döneminde sal olmamış bir sözcüğü aldın kıvırıp duruyorsun. Çince öyle bir değil kıvırabileceğin. Japonca ve Korece ise bambaşka iki dil. Seninle konuşmak gerçekten zor. Vakit kaybı. Nereden tutturabilirsem diye bakıyorsun. Sladırgan tutumunu bırakmazsan bir daha yanıt yazmayacağım.
İdeolojik yaklaştığını seni tanımadan da anlayabiliyorum. Çünkü sen bu ekin var olduğuna inanmak istiyorsun. Sözcüklerin kökenine ve anlamına bile bakmadan sonu sAl ile biten her sözcüğü örnek diye sıralamaya kalkabiliyorsun. Biz Türkçede alsal diyor muyuz, desek saçma olmaz mı? Sözde Eski Türkler ar renk adına bu uydurma sAl ekini getirmiş, bunu iddia ediyorsun. Bu meseleye ideolojiyle yaklaşmaktır. İddianın ne kadar boş ve saçma olduğunu bile göremiyorsun. Arsik, arsıl, arsal neden üç biçim var bunu bir açıklamaya çalışsana?hskizilcik yazdı:bilimdan yazdı:TDE mezunu olsan ne yazar ki? Bu konularda saçmalayan TDE alanında prof.lar bile gördük. Meseleye objektif değil ideolojik yaklaştıktan sonra ordinaryüs olsan ne yazar?hskizilcik yazdı:Kardeşim, iyice saçmalıyor ve olayı kişiselleştiriyorsun. TDE mezunuyum ben. Dil konusunda bilgim vardır. Ama senin tutarsızlıklarının sınırı yok. Çünkü, önce Çincedeki renk anlamına gelen sözcüğe "sal" dedin, şimdi "şik" siyorsun. Karar ver. Hangisi? Tarihin hiçbir döneminde sal olmamış bir sözcüğü aldın kıvırıp duruyorsun. Çince öyle bir değil kıvırabileceğin. Japonca ve Korece ise bambaşka iki dil. Seninle konuşmak gerçekten zor. Vakit kaybı. Nereden tutturabilirsem diye bakıyorsun. Sladırgan tutumunu bırakmazsan bir daha yanıt yazmayacağım.
İdeolojim yok ki ideolojik yaklaşayım. Beni tanıdığını sanıp, hakkımda varsayımlarda bulunmayı kes. Benim derdim bilimsel yönteme uygunluktur. İddiaların bilimsel yönteme uymadığı gibi, bilimsel yönteme uyan bir sürü belgeyi de bilerek görmezden geliyorsun. Bilimsel namus, etik umrunda değil. Sorun bu. Sen beni eleştiriyorsun, ben ise bilgiyi taraflı ve çarpıtılmış algıladığını söylüyorum. Asıl ideolojik yaklaşan, "Sala bindirip sele verdiler" kafasıyla yaklaşan sensin.
bilimdan yazdı:İdeolojik yaklaştığını seni tanımadan da anlayabiliyorum. Çünkü sen bu ekin var olduğuna inanmak istiyorsun. Sözcüklerin kökenine ve anlamına bile bakmadan sonu sAl ile biten her sözcüğü örnek diye sıralamaya kalkabiliyorsun. Biz Türkçede alsal diyor muyuz, desek saçma olmaz mı? Sözde Eski Türkler ar renk adına bu uydurma sAl ekini getirmiş, bunu iddia ediyorsun. Bu meseleye ideolojiyle yaklaşmaktır. İddianın ne kadar boş ve saçma olduğunu bile göremiyorsun. Arsik, arsıl, arsal neden üç biçim var bunu bir açıklamaya çalışsana?hskizilcik yazdı:bilimdan yazdı:TDE mezunu olsan ne yazar ki? Bu konularda saçmalayan TDE alanında prof.lar bile gördük. Meseleye objektif değil ideolojik yaklaştıktan sonra ordinaryüs olsan ne yazar?hskizilcik yazdı:Kardeşim, iyice saçmalıyor ve olayı kişiselleştiriyorsun. TDE mezunuyum ben. Dil konusunda bilgim vardır. Ama senin tutarsızlıklarının sınırı yok. Çünkü, önce Çincedeki renk anlamına gelen sözcüğe "sal" dedin, şimdi "şik" siyorsun. Karar ver. Hangisi? Tarihin hiçbir döneminde sal olmamış bir sözcüğü aldın kıvırıp duruyorsun. Çince öyle bir değil kıvırabileceğin. Japonca ve Korece ise bambaşka iki dil. Seninle konuşmak gerçekten zor. Vakit kaybı. Nereden tutturabilirsem diye bakıyorsun. Sladırgan tutumunu bırakmazsan bir daha yanıt yazmayacağım.
İdeolojim yok ki ideolojik yaklaşayım. Beni tanıdığını sanıp, hakkımda varsayımlarda bulunmayı kes. Benim derdim bilimsel yönteme uygunluktur. İddiaların bilimsel yönteme uymadığı gibi, bilimsel yönteme uyan bir sürü belgeyi de bilerek görmezden geliyorsun. Bilimsel namus, etik umrunda değil. Sorun bu. Sen beni eleştiriyorsun, ben ise bilgiyi taraflı ve çarpıtılmış algıladığını söylüyorum. Asıl ideolojik yaklaşan, "Sala bindirip sele verdiler" kafasıyla yaklaşan sensin.
Aparog yazdı:hskizilcik yazdı:Aparog yazdı:Ulusal -- Burada +al geldi
Sessel -- Burada çirkin bir ses ortaya çıkmasına rağmen +sel geldi
Güncel -- Burada +cel geldi
Evcil -- Burada +cil oldu
Dikey -- Burada +ey oldu
Tek meselemiz +sal, +sel eki değil.
E konuyu anlammaısınız daha. Ekini kökünü yanlış ayırıyorsunuz. Türkçede +(a)l eki de var +sal eki de. Günce sözüne gelen +(a)l ekini +cel sanmanızdan belli konuya hakim olmadığınız Türkçede +cil eki de vardır, +sil eki de vardır. önce Türkçenin eklerini ve geçmişini bir öğrenin, sonra gelin tartışalım.
Vâ esefâ bu yazdıklarınızla bazı insanları kandırabilirsiniz. Günce kelimesinin lugat manası "günlük" şeklinde. Günce kelimesine umumiyetle renk adı yapan ek geliyor her nasılsa aktüel oluyor... Burada ekin günce kelimesinde gelmediği gayet açık. Ayrıca +sa ile +()l ekleri birleşerek nispet eki teşekkül edemezler! Sayısal kelimesini ele alalım. Sizin başka iletilerinizde dediğinize göre bu +sal eki +sa ve +()l eklerinin birleşimi. Öyleyse soruyorum "sayısa-" fiili ne manaya geliyor? Muhtemelen sayı istemek manası verir. Buna da Eski Türkçe ve Orta Türkçe renk adlarında kullanılan eki getirince nispet eki oluyor... Nasıl? Böyle bir şey Türkçeye uygun mu?
Eski Türkçede 4 tane çokluk eki vardı bunların mebzul miktarda örneği bulunuyor. Ama sizin var olduğunu iddia ettiğiniz ekin örneği neden sAl, sIl ve sik şeklinde üç ayrı biçimde ve hepsinin örneği aynı? Bu onun Çinceden alınma olduğu ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor zaten. Çünkü Çincenin çeşitli dönemlerde çeşitli lehçeleri bulunduğu için aynı işaretle yazılan Çince sözcüğü her lehçeyi konuşan kendi lehçesine göre okuyordu. Böyle bir ekin Eski Türkçede aidiyet ve mensubiyet anlamında kullanıldığının ispatı bulunsaydı biz de uydurma olduğunu söylemezdik. Tarihî bir ektir diyebilirdik. Ancak bunu söyleyebileceğimiz hiçbir veri yok. Mesela sınav sözcüğündeki -v ekine itiraz ediyor muyuz? Etmiyoruz, çünkü bu eki diğer lehçelerde de bulabiliyoruz.hskizilcik yazdı:Eski Türkçede 4 tane çokluk eki vardı. Neden diye soruyor muyuz? Dil bu, zamanla anlam değişir, daralır, genişler. Benzer görevli ekler çıkar. Dilin doğası böyle. Birden fazla formu olması gayet doğal. Eski bir ekin bulunup günümüzde işlekleştirilmiş olması neden sizi rahatsız ediyor anlamıyorum.
bilimdan yazdı:Eski Türkçede 4 tane çokluk eki vardı bunların mebzul miktarda örneği bulunuyor. Ama sizin var olduğunu iddia ettiğiniz ekin örneği neden sAl, sIl ve sik şeklinde üç ayrı biçimde ve hepsinin örneği aynı? Bu onun Çinceden alınma olduğu ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor zaten. Çünkü Çincenin çeşitli dönemlerde çeşitli lehçeleri bulunduğu için aynı işaretle yazılan Çince sözcüğü her lehçeyi konuşan kendi lehçesine göre okuyordu. Böyle bir ekin Eski Türkçede aidiyet ve mensubiyet anlamında kullanıldığının ispatı bulunsaydı biz de uydurma olduğunu söylemezdik. Tarihî bir ektir diyebilirdik. Ancak bunu söyleyebileceğimiz hiçbir veri yok. Mesela sınav sözcüğündeki -v ekine itiraz ediyor muyuz? Etmiyoruz, çünkü bu eki diğer lehçelerde de bulabiliyoruz.hskizilcik yazdı:Eski Türkçede 4 tane çokluk eki vardı. Neden diye soruyor muyuz? Dil bu, zamanla anlam değişir, daralır, genişler. Benzer görevli ekler çıkar. Dilin doğası böyle. Birden fazla formu olması gayet doğal. Eski bir ekin bulunup günümüzde işlekleştirilmiş olması neden sizi rahatsız ediyor anlamıyorum.
hskizilcik yazdı:bilimdan yazdı:Eski Türkçede 4 tane çokluk eki vardı bunların mebzul miktarda örneği bulunuyor. Ama sizin var olduğunu iddia ettiğiniz ekin örneği neden sAl, sIl ve sik şeklinde üç ayrı biçimde ve hepsinin örneği aynı? Bu onun Çinceden alınma olduğu ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor zaten. Çünkü Çincenin çeşitli dönemlerde çeşitli lehçeleri bulunduğu için aynı işaretle yazılan Çince sözcüğü her lehçeyi konuşan kendi lehçesine göre okuyordu. Böyle bir ekin Eski Türkçede aidiyet ve mensubiyet anlamında kullanıldığının ispatı bulunsaydı biz de uydurma olduğunu söylemezdik. Tarihî bir ektir diyebilirdik. Ancak bunu söyleyebileceğimiz hiçbir veri yok. Mesela sınav sözcüğündeki -v ekine itiraz ediyor muyuz? Etmiyoruz, çünkü bu eki diğer lehçelerde de bulabiliyoruz.hskizilcik yazdı:Eski Türkçede 4 tane çokluk eki vardı. Neden diye soruyor muyuz? Dil bu, zamanla anlam değişir, daralır, genişler. Benzer görevli ekler çıkar. Dilin doğası böyle. Birden fazla formu olması gayet doğal. Eski bir ekin bulunup günümüzde işlekleştirilmiş olması neden sizi rahatsız ediyor anlamıyorum.
+sal ekinin çok örneği var. Ben tek örneği var demedim. Ama verdiğimiz her örneğe bir kulp takmaya çalıştığınız için göremiyorsunuz. Yayvan sözcüğündeki -van ekinin de günümüz Türkçesinde tek örneği var. Ayrıca geçmişte de çok nadir görülütor ama ona itiraz eden yok. Oysa +sal için daha çok örnek var. Ama itiraz ediliyor, çünkü Fransızcadaki +al ekine benzetilebiliyor. "Nasyonel" sözcüğünde olduğu gibi ince okunan l'li eki "ulusal" sözündeki +(a)l'a benzetip, oradan "Bak bu +sal işte" diyen bir güruhun çıkardığı dedikodunun kurbanı oluyor. Oysa Türkçedeki +(a)l ekinden bile bihaber olduklarını itiraf edemiyorlar. Eski bir ekin günümüzde işlekletirilmesi göze battı. O kadar...
Bu bölümü gezen üyeler: Google [Bot] ve 3 konuk