gönderen Oktay D. » 29 Kas 2008, 20:18
Bu gösterimler özünde Marcel Erdal ve Talât Tekin gibi dilbilimcileriñ gösterimleridir. Örñeğin X yerine ° imini kullanan dilbilimciler de bulunur. Marcel Erdal, ° imini yalñızca Sanskrit çevriyazılarında kullanır.
Bizim yerlikte kullanılanları dizgi olarak yazayım:
-: soñda kullanılınca eylem bildirir, önde kullanılınca ek bildirir.
+: önde kullanılır, ek bildirir.
<: türeme, (ses değişiminde) gelişme, (dil adı yazıldığında) alıntı bildirir.
>: türeme, (ses değişiminde) gelişme, (dil adı yazıldığında) alıntı bildirir.
*: önde kullanılır, varsayımsal sözcük bildirir[1][2].
?: kuşku bildirir, varsayımsal bile değildir[2][1].
ā, ǟ, ē, î, ī, ū, ō, ǖ, ȫ: uzun ünlüleri gösterir. Bazılarımız ikileme kullanır. Bazı dilbilimciler /a:/ gibi iki nokta kullanır.
ś: peltek /s/ sesi. Çuvaş Türkçesinde bulunur.
ġ: geñizcil /g/ sesi. Ağızlarda bulunur. Ayrıca Azericedeki /q/ ırasına deñktir.
ñ: geñizcil /n/ sesi, /ng/.
ń: /ny/ sesi.
A: düz-geñiş ünlü imi; /a/, /e/
I: düz-dar ünlü imi; /i/, /ı/
U: yuvarlak-dar ünlü imi; /ü/, /u/
X: dar ünlü imi; /i/, /ı/, /ü/, /u/
é: kapalı /e/, demeli /e, i/ arası bir ses.
Bazı dilbilimciler bizdeki /e/ yerine /ä/ deyip, kapalı e sesi olan bizdeki /é/ sesine de /e/ der. Böylece ince ünlüler noktalı, kalıñ ünlüler noktasız olanlar olur: /aä, ıi, uü, oö, e/
Dipçe.
[1] Bir sözcüğüñ varsayımsal olması demek, o sözcüğe birkaç yoldan gidilebildiği añlamına gelir. Örñeğin, kēt- "gitmek", kēç- "geçmek", kēl- "gel-", kēñ "geñ, geñşlik", kēz- "gezmek", kēd- "giymek", ... Bu sözcükleriñ tümü açıkça bir *kē- eylemine gider çünkü, soñ seslerinde aldıkları tüm sesler eylemden eylem yapan birer ektir, ayrıca añlam açısından ilişiktir (burada kapalı e sesini /e/ ile simgeledim çünkü é ırasınıñ üstü çizgilisi düğmelikte yok).
[2] Ancak, kūç- "kucaklamak" ile kūçak "kucak" sözcükleri tek başlarına bir ?kū- eylemine gidemezler. Bu tür durumlarda * imi yerine ? imi konmalıdır.